Amerikan üniversitelerinde patlak veren ve dalga dalga Avrupa’ya da yayılan Filistin’e destek gösterileri sadece ülkelerin yöneticileri değil, İsrail’in Gazze’deki katliamına dünyadaki tepkisiz kalan sessiz, suskun her kim varsa onlara da bir ders niteliğinde… Çünkü gençler, yeni nesil söz konusu olduğunda ne konuşuluyor, ne deniliyordu hep:
Gençler dünya meseleleriyle pek ilgilenmiyor, olup bitenler umurlarında bile değil…
Ama son dönemdeki gelişmelere baktığımızda aslında duyarlı bir neslin gelmekte olduğu da ortada. Gençler artık İsrail’in bu zulmüne isyan ediyor. Çocukların, kadınların katledilmesine, dünyanın gözü önünde yapılan soykırıma karşı çıkıyor, durmasını istiyor…
Bunları dikkate alması gereken başta ABD olmak üzere demokrasi, insan hakları üzerine ahkam kesen Batı ülkeleri yöneticileri ise ne yapıyor? Zulme karşı sokaklara taşan öfkeyi Yahudi düşmanlığı diye yaftalayıp, barışçıl gösteri yapan gençlere karşı orantısız güç kullanıyor. Derdest edip, tutukluyor onlara destek veren akademisyenleri de…
Yani tahammül edilmesi imkânsız hale gelen Filistin halkına düşman, ikiyüzlü baskı kültürüne karşı isyan eden gençleri görmek, yükselen çığlığı duymak yerine Netanyahu’nun “bunların yaptığı antisemitizmdir” palavrasına itibar ediyorlar. Çocukların katledilmesine isyan etmenin, kadınların öldürülmesine karşı çıkmanın antisemitizmle ne alakası varsa? Ki Holokost’tan kurtulan aklı başında Yahudiler bile aynı düşüncedeler zaten. Hatta gençlere “sakın vazgeçmeyin” diye telkinde de bulunuyorlar…
★ ★ ★
Ama ABD, Batı deyince madalyonun iki yüzü olduğu herkesçe malum… Bir taraf hepimizin desteklediği uygarlık, insan hakları, demokrasi, diğeri ise bunların kendileri dışında kalanlar açısından sadece lafta kalan karanlık yüz. Gazze’de yaşananlar, olanları seyretmek hatta bizzat Netanyahu’ya yol vermek de işte o karanlık yüzün şimdilik son somut örneği… Şu anda Gazze’de bir soykırım gerçekleşiyor, kabul edilemez bir tehcir yaşanıyor. Bunu yapan Netanyahu da soykırım suçlamasıyla Lahey’de Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanıyor ama mesele İsrail olunca akan sular duruyor… Kimsenin gıkı çıkmıyor. Ancak aynı ABD ve Batı her 24 Nisan’da Ermeni lobisinin gazıyla ya da baskısıyla siyasi gerekçelere dayanan tarihi bir yalana “soykırım” diyor hiç utanmadan… Hem de Türkiye 1915 olaylarının “soykırım” olarak nitelenmesinin asıl ve esastan yoksun olduğunu hukuki ve tarihi olarak aslında tüm dünyaya defalarca ispat etmesine rağmen… Yani başta ABD ve Batı aşağılık ve alçakça bir tavır, duruş sergiliyor. Üstelik bu ahlaksız şer korosuna eşlik edenler arasında çocuk katili Netanyahu da var…
★ ★ ★
Kısacası Hamas’ı yok edeceğim diyen Netanyahu, Gazze’de çocuk, kadın demeden masum sivilleri katletmeye devam ediyor. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda ve Yunanistan liderlerinin alenen İsrail’e verdikleri koşulsuz destekle Netanyahu hepten kontrolden çıkmış durumda…Kimse Gazze’ye, orada yapılan katliama, soykırıma insan olarak bakmıyor, sorgulamıyor, taraf olarak Netanyahu ile saf tutuyor. Dolayısıyla İsrail tek fail değil, sadece yapana değil yaptırana da bakmak lazım… Hepsinin ellerinde kan var, hepsinin üzeri o öldürülen çocukların ceset parçalarıyla dolu… Netanyahu’yu asıl teşvik eden, bu kadar cesaretlendiren de bu zaten…Yoksa böyle bir alçaklığı başkası yapsaydı dünyayı başlarına yıkarlardı. Ama istediğini yapabilirsin gibi bir hava söz konusu…Bir de buna karşı çıkana ezilenin yanında durana da sopa göstermek durumu… İnsan olan utanır biraz…